لَنْ يَضُرُّوكُمْ اِلَّٓا اَذًىؕ وَاِنْ يُقَاتِلُوكُمْ يُوَلُّوكُمُ الْاَدْبَارَࣞ ثُمَّ لَا يُنْصَرُونَ
Onlar size incitmekten başka zarar veremezler. Sizinle savaşırlarsa geri dönüp kaçarlar. Sonra onlara yardım da edilmez. (Âl-i İmrân, 111)
Allah şüphesiz doğru söyledi. Eğer bugün kafirler bizimle savaşırken arkalarını dönüp kaçmıyorsa bizim acilen oturup kendimizi ve imanımızı ve Müslümanlığımızı tartmamız gerekiyor. Peki kendimizi tartarken neye göre tartacağız ki Allah’ın bize bu vaadinin gerçekleştiğini görelim. Onun cevabı da uzakta değil, hemen bir önceki ayette Âl-i İmrân suresi 110. ayette yer alıyor.
كُنْتُمْ خَيْرَ اُمَّةٍ اُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِؕ وَلَوْ اٰمَنَ اَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْراً لَهُمْؕ مِنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَاَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ
Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da inanmış olsalardı elbette onlar için hayırlı olurdu; içlerinden inananlar da var, fakat çoğu yoldan çıkmıştır. (Âl-i İmrân, 110)
Buradan çıkaracağımız ana derslerin başında ümmetin en hayırlı ümmet olması gerçeğidir. Ancak bu hayra ulaşmak için de devamında olan iki görevimiz var.
- İyiliği emretmek (tavsiye etmek)
- Kötülükten men etmek (vazgeçirmeye çalışmak)
Bu iki görevin temelinde de toplumsal kalkınmayı sağlamak vardır ki aslında bu iki görevin olması hiç bir Müslümanın diğer bir Müslüman için “banane” deme hakkının olmadığını gösteriyor. Ancak o zaman Allah’ın bizi tanımladığı “en hayırlı ümmet” oluruz ve ancak o zaman sonraki ayette geçen kafirlerin arkalarını dönüp kaçması olur.
Tabi iyiliği emretme ve kötülükten men etme için de öncelikle iyiliğin ve kötülüğün neler olduğunu, bunları anlatırken nasıl bir yöntem izleneceği gibi konuları da bilmek gerekiyor ki bunun sonucu da ilim okumaya çıkıyor.
Son olarak ilim öğrenme ile ilgili üç hadisi de paylaşıp yazımızı bitirelim:
- “Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz.”
- “Her şeyin bir yolu var. Cennetin yolu ilimdir.”
- “İlim Çin’de bile olsa, gidiniz, alınız, tahsil ediniz.
Bunlardan ilmin Çin’de bile olması ile ilgili olanında özellikle dikkatimizi çeken bir şey olması lazım ki o da şudur;
İlim dendiğinde akla ilk gelen İslami ilimler olsa da Müslüman her türlü faydalı ilmi öğrenme konusunda mesuldür. Öyle olmasa Çin söylenmezdi. Yıllarca bu hadisi, ne kadar uzak olursa olsun gidip alın diye anladık ancak öbür bir manası da şu olabilir;
Çin’de İslami ilim öğrenilemeyeceğine göre diğer faydalı ilimler orada bile olsa gidip oradan alın emri ile karşı karşıyayız ki bu da güçlü olmanın şartlarındandır. Zira güçlü değilseniz ne iyiliği emredebilir ne de kötülükten alıkoyabilirsiniz ki bu da kafirlerin bizden korkması için gereken ön şart olan iyiliği emretme ve kötülükten men etme şartını yerine getirememe anlamına gelir.